Enerji cephesinde savaş büyüyor
Terör ve Güvenlik Uzmanı Erhan Çalışkan dünya ekonomisini yakından ilgilendiren Ukrayna işgalinin enerji sektörüne olan etkisini değerlendirdi.
ABD, Ukrayna’yı açıktan Rusya’yı ise dolaylı yoldan savaşmaya iten politikalarını uygularken Rusya’ya sadece askeri ve ekonomik cephede değil aynı zamanda da ‘Enerji Cephesi’nde de ağır hasar vermeyi amaçlıyor. Çin’in hızla büyümesi ile ABD’nin liderlik tahtı sarsılmaya başlamıştı. AB ülkeleri, ABD’nin talebi olan NATO’da bulunan ülkelerin savunma harcamalarını arttırması, Rusya ile enerji boru hatları yapımından vazgeçilmesi, Çin’den Avrupa’ya İpek demir yolu inşasının engellenmesi gibi taleplerine ayak sürüyerek kendisinden istenilenleri yapmıyordu.
RUSYA’YI ÇİN’DEN KOPARMA AMACI
Çin hızla büyümesine karşın kendisine yetecek enerji kaynaklarına ve havacılıkuzay sanayii gibi kritik teknolojilere sahip değildi. Rusya ise sahip olduğu petrol, doğal gaz, kömür ve diğer maden yatakları ile uzay-havacılık ve motor sanayiinde geliştirdiği teknolojilerle Çin’in eksik yönlerini tamamlamakta idi. ABD’nin liderlik savaşında Çin-Rusya ikilisi ile aynı anda mücadele etmesi mümkün olmayacağı için Rusya’nın denklem dışına çıkarılması gerekiyordu. Dünya gaz rezervleri 199 trilyon m3 olup, 38 trilyon m3 rezerv ile dünya birincisi olan Rusya’yı, İran, Katar ve Türkmenistan izliyor. ABD 15 trilyon m3 gaz ile 5. sırada bulunuyor. Rusya dünyada en çok gaz satan ülke konumunda. ABD bulduğu yeni teknoloji ile ucuz gaz üretmeyi başardı ve LNG (sıvılaştırılmış gaz) olarak her yıl artan miktarda ihraç etmeye başladı. Petrol üretiminde ise ABD 16,5 milyon varil, Suudi Arabistan 11 milyon varil ve Rusya 10.7 milyon varil ile ilk 3 sırayı alıyorlar. Ancak ABD’nin ürettiği petrol kendine yetmiyor.

AB ülkelerinin Rusya’dan ithal ettiği doğalgazın toplam ithalat içindeki payı % 47, petrolün payı % 25, kömürün payı ise % 49. Tüm Avrupayı dikkate aldığımızda ise petrolün payı yaklaşık % 50, doğal gazın payı ise % 55 ‘i buluyor. İngiltere, Fransa, İspanya dahil 9 ülkede LNG terminali var. Gemilerle bu tesislere LNG getirilebiliyor. Ancak tüm Avrupa da entegre bir boru hattı sistemi yok. Bu nedenle bu gaz diğer Avrupa ülkelerine dağıtılamıyor. Azerbaycan’dan başlayarak Türkiye üzerinden İtalya’ya ulaşan TANAP boru hattı ile getirilen gaz da Avrupa’nın diğer ülkelerine dağıtılamıyor. Almanya başta olmak üzere pek çok Avrupa ülkesi Rus gazına bağımlı. AB yıllardır sürekli konuşmalarına rağmen alternatif gaz tedarikçisi ve gaz hatları oluşturma konusunda hiçbir şey yapmadı. Şimdi Almanya LNG santralleri yapmaya karar verdi. Yeni tedarikçiler bulmak, boru hatları inşa etmek, LNG terminalleri oluşturmak zaman isteyen işler.
ABD ETRAFINDA TOPLANACAKLAR
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ABD’nin çıkar ve amaçlarına çok yönlü hizmet ediyor. Rusya, yıllık 400 milyar dolar olan bütçesinin % 40’ı olan 160 milyar dolarlık bölümünü petrol, doğal gaz ve kömür satışından elde ediyor. Bu savaş nedeniyle AB ve diğer Avrupa ülkeleri Rusya’dan alım yapmayı bırakınca Rus bütçesi büyük kayıplara uğrayacak. ABD kendi ürettiği LNG gazını Avrupa’ya hem de yüksek fiyattan satmaya başlayacak. Yükselen petrol ve gaz fiyatlarının, en çok olumsuz etkileyeceği iki ülke, en büyük iki ithalatçı olan Çin ve AB ülkeleri olacak. Enerji fiyatlarındaki bu artış hem Çin hem de AB ülkelerinin büyüme oranlarının düşmesine neden olacaktır. Çin’in büyüme oranlarındaki düşüş, ABD’nin dünya lideri olarak kalacağı süreyi uzatacaktır. NATO’dan uzaklaşmakta olan Avrupa ülkelerinin yeniden ABD etrafında toplanması sonucu ABD’nin bu ülkelere silah satışı artacaktır.
Avrupa ülkeleri art arda gönüllü olarak savunma harcamalarını arttırma kararları alıyorlar. ABD Avrupa’nın güvenliği için harcadığı paranın bir kısmını Avrupa’ya yıkmış olacak. Çin ile olan mücadele de Rusya’nın gücünü kırarak avantaj sağlayacak. Olan ise Batı emperyalizmi ile Rus kapitalizmi arasında kalan Ukrayna’ya olacak.
TÜRK DEVLET AKLININ ÖNGÖRÜSÜ
2020-2040 yılları arasında dünyada enerji kullanımı % 150 artacak. Her ne kadar elektrikli araçlar çoğalsa da petrol kullanımı sadece binek araçlarda azalacak olup lojistik ve nakliye sektöründe petrol kullanımı bir süre daha devam edecek. Ancak doğalgaz ana enerji kaynağı olmaya uzun yıllar devam edecek. Türkiye tükettiği gazın %99’nu petrolün ise % 92’sini ithal ettiği için enerji konusunda tamamen dışa bağımlıdır. Türk devlet aklı AB’nin şu an içine düştüğü durumu daha önceden görmüş ve tedbirler almaya başlamıştır. Kısa ve orta vadede aldığı tedbirlerle gaz ve petrol tedariğinde kaynaklarını çeşitlendirmiştir. Kurduğu LNG terminalleri sayesinde 8 ülkeden LNG tedarik etmeye başlamıştır. Ülkemizde bulunan 2 petrol boru hattı ve 5 doğalgaz boru hattı sayesinde enerji merkezi olması konusunda adımlar atmıştır. Türkiye ihtiyaç duyduğu petrolün yaklaşık %29’nu Irak , % 21’ni Rusya %8’ni Kazakistan’dan ve %7’sini Suudi Arabistan’dan tedarik ediyor. Doğalgazın %72’sini boru hatları ile Rusya, Azerbaycan ve İran’dan, kalan %28’lik kısmını da LNG olarak Cezayir, Nijerya, Katar içinde olmak üzere 8 ülkeden tedarik etmektedir. Rusya’dan aldığımız gazın payı 2009 yılında %62 iken bugün için %35 inmiştir. Kardeş ülke Azerbaycan’ın payı ise her geçen gün artmaktadır. Türkiye arz güvenliğini sağlamak için Silivri ve Tuz gölünde 4 milyar m3 kapasiteli yer altı depolama tesisleri inşa etmiştir. Bu tesislerin kapasitesi 2 yıl içerisinde 11 milyar m3’e çıkacaktır. Ancak her alanda olduğu gibi kendi doğalgazını ve petrolünü üretmek Türkiye için yapılması gereken en önemli konudur.
GELECEĞİMİZİ KORUYACAK ADIMLAR
Satın aldığımız modern sismik gemiler ve sondaj gemileri sayesinde Karadeniz’de çok kısa zamanda bulduğumuz 540 milyar m3 doğalgazın ilk üretimi 4 milyar m3/yıl olarak 2023 yılında başlayacaktır. 2026 yılında ise 20 milyar m3’e ulaşacaktır. Akdeniz’de yapılan gaz arama çalışmalarında, iki bölgede doğal gaz bulunduğu, çalışmaların temmuz ayına kadar bitirilerek açıklamanın yapılacağı konuşulan haberler arasında yer alıyor. Kuzey Irak’ta bulunan doğal gazın boru hattı ile Türkiye’ye getirilmesi planlanıyor. Karada yapılan arama ve sondaj çalışmalarında ise Diyarbakır ve Kırklareli’de 3 kuyuda, Şırnak’ta 3 kuyuda ve Suriye sınırında Nusaybin’de 1 kuyuda petrol bulunarak üretime başlanmıştır. Bu kuyulardan bazıları yabancı firmaların petrol olmadığını söyleyerek kapattığı kuyular. Türkiye yapılan yatırımlarla yılda 20 kuyu açılan günlerden yılda 150 kuyu açan ve aynı anda 20 kuyu açma kapasitesine sahip hale gelmiştir. Türkiye’nin ihracatı, enerji ve altın hariç tutulduğunda ithalatımızı karşılamaktadır. Enerji ihtiyacımızı yerli kaynaklarla üretebilirsek bu cephedeki savaşı kazanmış olacağız. Millet olarak bize düşen bu cephedeki savaşın sabır ve irade gerektirdiğini bilmek, enerji tasarrufu yapmaktır. Çocuklarımızın geleceği için Akdeniz’de, Libya’da, Suriye’de çıkarlarımızı korumak için irade gösteren siyaset adamlarını ve siyasi partileri desteklemeliyiz. Bunun aksine söylem ve eylemlerde bulunan siyasetçilerin ve partilerin karşısında durmalı, kimlere hizmet ettiklerini önce çocuklarımıza, sonra akrabalarımıza ve komşularımıza anlatmalıyız.

