İlaç kartelleri dünyanın sağlığıyla oynuyor
Kovid-19 salgınında kendi koruyucu tıbbi malzeme üretimini bile yapamayan çok gelişmiş ülkeler sınıfta kaldı. İlaç giderleri bu süreçte aşı maliyetinden bin kat daha pahalıya mal olduğu için dünya ilaç kartellerinin aşı üretimini geciktirdiği iddia ediliyor. İşte 1.4 trilyon dolarlık bu sektörün gizli gündemi nedeniyle ülkelerin yerli girişimleri büyük önem kazanıyor.

Kovid-19 salgınının bütün dünyaya yayılması ile milyonlarca insanın hastalanması, yüz binlerce insanın ölmesi, aşı-ilaç ve medikal cihaz üretiminin ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkardı. Bu sektörlerde kendisi üretim yapamayan ülkelerin salgın esnasında maske, koruyucu tulum gibi en basit ihtiyaçları bile tedarik etmekte zorlandığını gördük. Hastalıkların tedavisi için ilaç önemli bir unsur. İlaç olmadan tedavi etmek mümkün değil ancak insanların hastalanmaması için aşı çalışmaları da hayati önem taşıyor. Çünkü aşı ile insanların hastalanmaması, çalışma ve sosyal hayatına devam edebilmesi sağlanıyor. İnsanlar hastalandıktan sonra hem tedavi masrafları, hem de çalışma hayatından geri kalmaları nedeniyle kaybedilen üretim değeri dikkate alındığında ekonomik olarak aşı maliyetinden yaklaşık 1000 kat daha pahalıya mal oluyor. Dünyada ilaç sektörü 1,4 trilyon dolar değerinde olup küresel ilaç firmaları tarafından kartelleşmiş durumdadır.
İLAÇ PAZARININ YÜZDE 78’İ
2018 yılı verilerine göre dünyada ilaç ihracat pazarının büyüklüğü 656 milyar dolar olup bu ihracatın %78’ni 10 ülke gerçekleştirmektedir. Almanya yıllık 500 milyar dolarlık ihracatının %20’sini ilaç ihracatından elde etmektedir. Türkiye ihracatta 30’uncu sırada olup bu konuda istenilen noktada değildir. Küresel firmalar aşı üretme konusunda “ticari istek duymamaktadır” başka bir deyişle isteksiz davranmaktadırlar. Çünkü aşı için yapılan çalışmalar hem daha pahalı hem de geliştirilmesi daha uzun sürmekle beraber karlılığı ilaçlarla karşılaştırıldığında çok düşüktür. Örnek vermek gerekirse HIV aşısı geliştirmek için 600 milyon dolar kaynak ayrılırken HIV tedavisinde kullanılacak ilaçlar için 3 milyar dolar kaynak ayrılmaktadır. HIV aşısının bulunmasının gecikmesinde, her yıl 500 bin yeni HIV hastası oluşmasına neden olmakta, başka bir deyişle HIV tedavisinde kullanılan ilaç pazarının büyümesine neden olmaktadır. Sözün kısası aşı sektörünün gelişimi ilaç sektörünün pazar payını küçültmekte ve karlılığını azaltmaktadır.

AŞI VE İLAÇ TERS ORANTILI
Avrupa’da aşı ve ilaç arasındaki bu ters orantıyı gören ülkelerin çoğu dünyanın en büyük ilaç üreticileri olmalarına rağmen ülkelerinde çocuklara ücretsiz “zorunlu aşı” uygulamasını getirmişlerdir. Bugün itibari ile Fransa, İtalya, Çekya, Slovakya, Polonya, Macaristan, Bulgaristan, Letonya, Yunanistan ve Belçika’da zorunlu aşı uygulaması yapılmaktadır. Bu ülkelerde çocuğuna aşı yaptırmayan ailelere para ve hapis cezası uygulanmaktadır. İngiltere, Estonya, Litvanya, Danimarka, İsveç, Finlandiya, İrlanda, Portekiz, Lüksemburg, Almanya ve Türkiye’de ise ücretsiz aşı yaptırılması tavsiye edilmektedir. Herhangi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Aşı karşıtlığı son yıllarda dünyada olduğu gibi Türkiye’de de revaçta. Türkiye’de 2011 yılında yalnızca 183 aile çocuğuna aşı yapılmasını reddederken 2017’de bu sayı 23 bine yükseldi. Geçtiğimiz yıllarda dünyada aşı zorunluluğu olmayan pek çok ülkede kızamık vakalarında %300 artış oldu.

ZORUNLU HALE GETİRİLDİ
Kızamık nedeniyle pek çok çocuk ölümü meydana geldi. Almanya’da medya ölümler üzerine bazı eyaletlerde kızamık aşısı zorunluluğu getirildi. Son zamanlarda Almanya’da “zorunlu aşı” uygulaması ile ilgili yasal düzenleme yapılması tartışılıyor.
GİZLİ AŞI UYGULAMALARI AŞI KARŞITLIĞINI ARTIRDI
İnsanların aşı karşıtı olmalarının altında yatan en önemli sebep yasalara aykırı ve gizli aşı uygulamalarının ortaya çıkmasıdır. DSÖ tarafından geliştirilen gebeliğe karşı koruyucu bir aşının, tetanoz iğnesi ve gebelik hormonu ile karıştırılarak yapılması durumunda kadınlarda kısırlık yaptığı 1972-1976 yılları arasında yapılan çalışmalarda ortaya konulmuştu. 2013-2014 yıllarında Kenya hükümetinin onayı ile 1 milyon ergenlik çağındaki genç kız ve genç kadın tetanoz iğnesi ile aşılanmıştır. Daha sonra yapılan incelemelerde aşı ampullerinde kısırlığa neden olan madde kalıntıları bulunmuş ve bu maddelerin gizlice eklendiği ortaya çıkmıştır. Aşılananların neredeyse tamamı çocuk sahibi olamamıştır. İşte aşı ve ilaç sanayinin neden yerli ve milli olması gerektiği burada ortaya çıkmaktadır. Hem ülke ekonomisi hem de insanlarımızın sağlığı açısından stratejik öneme sahip bir sektör olduğunu hepimiz anlamalıyız.
YERLİ İLAÇ VE AŞI TEKNOLOJİSİNİN ÖNEMİ
Türkiye ilaç, aşı ve medikal cihazlar konusunda henüz istenilen noktada olmamasına rağmen bu konuların gelişimi için önemli politikalar uygulamaya koymuştur. Türkiye’de ilaç ve aşı geliştirebilecek insan kaynağı ve laboratuvarlar mevcuttur. Ayrıca ilaç üretecek modern fabrikalara da sahiptir. Türkiye’nin böyle bir salgında kendi aşı ve ilaçlarını üretmesi önemlidir.

Erhan ÇALIŞKAN

